16 Nisan 2009 Perşembe

FİDANLAR DİKİLDİ....


Selahattin GÜNEY Hocamın gönderdigi akasya,ıhlamur,kestane ve yabani kiraz fidanları,muhtarın kar kalktı toprak tava geldi foto gel fidanları dikelim diye haber göndermesi üzerine 15 nisan 2009 tarihinde köye giderek altta görüldügü şekılde dikildi.





Hayvanlar yemesin diye,tel örgü ile çevrili mezarlıga akasya fidanları dikildi,her eve dagıttıgım ıhlamur,kestane ve yabani kırazlar evlere dikildi.korunması ve sulanması kontrol altında olması için.






Yukarıda görüldügü gibi ekip çok güzel ve paylaşımlar tam yapılmıştı.






Önde fidan çukuru açan ekip,arkada Selim abim ve kardeşi fidanı diken ekip.




Selim abim fidanların daha ıyı tutması ve dibinin nemli olması için arpa tohumu attı diplerine.






Üzerine kaba bir toprak,ondan sonra çıkan toprak sıkıştırılarak atıldı,can suyu verildi.





Buradada bizim hacı,hep arka tarafı çekiyormuşum aldı eline fidanı bizide çek diye.









Bu fotografta görülen bitkiye bizim köylüler yılan bıcagı diyorlar,ayılar ılk baharda çıkan bu bitkiyi çok seviyorlarmış,mezarlık tel örgüyle çevrili olmasa çoktan yemiye gelirdi diyorlar.


İŞALLAH DİKTİGİMİZ FİDANLAR TUTAR,sulamak içinde damlama sistemi kuracagız,yakındaki köy çeşmesinin vanasına baglayıp kurak gunlerde sulamak için....

(Selahattın hocam çok kulakların çınlamıştır fidanlar dikilirken,seni çok andık)

13 Nisan 2009 Pazartesi

BAHAR BURAYA GELMEZSE,BEN BAHARA GİDERİM..


Bakıyorum bloglarda çogu arkadaş arılarına kavuşmuş koklaşıyorlar, biz soguktan kapak açamıyoruz, en ıyısi buralara gelemiyen baharı yarı yolda yakalamak için ben onun ayagına gıttım,6 nisan 2009. kiraz agaçları çogunlukta ve bende arılarımı ıkıye böldüm,hem döllenmeye faydamız daha çok olsun diye,vede budamada çalışanlara arıların zararı dokunmasın diye.(benim arılar eskiden bıraz derdım,şimdi başka arıları gördukten sonra benımkiler tamamen yabani gibi davranıyor) bir arıcı dostum,abi senınkılerden her arıcı arkadaşa bir tane ver,arılıgın girişine koysun dedi...
Yukarıda görülen busene ılk koydugum yer.






Aynı yerdeki arıların yakından görünüşü,palet üstüne koydun bu yıl.geçen sene yagan yagmurlardan dolayı,kovanlarım tarlanın topragının içine gömülmüştü uçma delıklerine kadar.

Agaçların altı ballı baba bıtkisi ile kaplı.




Diger arılarımın bulundugu tarla.





Arılarımın biraz uzaktan görünüşü.





Arılarımı götürdukten beş gün sonra kontrole gıttıgımde,ballı babaların üzeri arı doluydu,sanki ogul veriyormuş gibi sesleri geliyordu.Fotograf çekmek istedim ama bambus arısı önce beni çek der gibi kameranın önune geçiyor sanki meşhur olacak..




İki arıyı tam denk getirmiştim bir görünüş alabıldim hemen ayrıldılar.








Ballı babaya çalışan arı sanki kına yakmış gibi görünüyor.(bu arada birisini anımsadım,gurbede kız veren bir dostu)




Şeftali çiçegine çalışıyor arı, çok izledim bir türlü ayaklarında polenli arıya rastlıyamadım,sanırım nektar için geliyorlar.



Bu arıda ılgnç bir durumda yakalandı,sanki şınav çekiyor.







Buranın köylülerinin dedigine göre ,erkenci kiraz diyorlar bu çiçek açan kiraza.Arılar kıraz çiçegine hem polen hemde nektar için gidiyorlar,






Hamuda kalkmış bir durumda,gösteri yapıyor sanki.









Nadasa bırakılmış tarlada yabani hardal,tırakyada buna kanola diyorlar tabi o üniversite okumuşu hardalın sanırım.Sanki ekilmiş gibi çıkıyor,çogu tarlada var ama üzerınde hiç arı göremedim,kiraz çiçegini bulunca gıtmiyor sanırım.







Arılarıma sıra gelmişti,gelmeden once araya saldıgım kabarmış çerçevenın durumu,balı taşımış ve ful gunluk yumurta dökmüş.







Merkez çerçevenin görünüşü.





Başka bir kovanın merkez çerçevesi.





Merkez çerçevelerın çok açık şekılde görülmesi,dıkatımı çektigi için görüntülemek ıstedim








Kovanlarımın eksık olan polen stokları hemen tamamlanmış gibi gözüküyor,3 hafta öncesi hiç polen yok denecek kadar azdı bazı kovanlarda.





Başka bir merkez çerçeve.







Bi arıcı kardeşime,arılarım çok güzel nektar getirıyor diye telefon ettım.sende getir diye arılarını,abi daha nektar için erken dedi.Bende ona göstermek için çerçevenın üzerine ters vaziyette hafif şekilde vurunca,alttaki çerçevelere döküldü gelen nektar.Görürse inanır belki.






DAG DAGA KAVUŞMAZ ,İNSAN INSANA KAVUŞUR DERLER..


Bunu çok güzel yaşadım hafta sonu,tam dönme hazırlıkları yapıyordumki telefonda büyük şef çogu arkadaş öyle tanıyor, ben hemşerim olarak tanıştım.Bana yakın olan kendi köyünde arıları varmış onları almıya geliyormuş,daha önceden yazışmıştık ama kesin olmadıgını yazmıştı.

Bu ınternet arıcılıgını başlatan dostu görmek için hemen onların bulundugu köye gıtmek için yola çıktım.Daha buyuk bir süpriz beni bekliyordu ,sayın Mustafa Kabaoglu hemşerimin babasınla muhabet edıyordu,benım çoçukların lafı aklıma geldi yıne.(baba sanal dunya yalan dunya) HİÇTE OYLE DEGILDİ İKİSİDE KARŞIMDA OTURUYOR du vede şefin baba ve annesının ömreden getirdıkleri hurmaları yıyorduk.
Biraz muhabbetten sonra arıları yenı kovanlarına naklettk,







Yukarıda görülen kovan çok ılgınç bir kışlama durumuna girmişti,görüntülemek bana düştü,






Büyük şef eski çerçeveleri babasının evıne götürüyor el arabasıyla,Mustafa hocamda eşlik edıyor.







Zamanımız oldugu için benim arılarımın oldugu yere gıtmeyi teklıf ettım,hemen kabul edıldi,ama daha arabadan ıner ınmez Mustafa hocamı alnından öptü benım utanmazlar.Ya bu nasıl iş diye kendi kendime çok soruyorum bendenmi kaynaklanıyor diye ,sertmi bakıyorum arıya diye.Ama degıştirecegım bu arıların huyunu,semıneremi gönderirim,egiticimi tutarım bazen canıma tak dedıgı oluyor çünki.







Erkenci kirazların altında sıra sıra fotograf çektik birbirimizi,hava serınlemışti şefin arıları yuklemek için onun köyüne gıtmek için yola çıktık.Arıları yukledıkten sonra çay içmek için eve gıttık bıraz daha muhabbet etme ımkanımız oldu.

Bu arada yazmıya unuttum,Mustafa hocam benım kovanları açınca bazı durumları beyenmedi.nasıl yapacagımı ızah ettıkten sonra ben memlekete donmekten vazgeçtim ,bir gün daha kalıp dedıklerini harfiyen uyguladım.Esasında işin dogrusu usta bir arıcının yanında bir veya ıkı yıl körükçülük yapacaksın ve ıkı yıl sonunda başka usta arıcılar ımtıhan edecek körügü yakmasını ögrenmişimmi diye.



GÜZEL ÜLKEMİN GÜZEL İNSANLARINI TANIMA FIRSATINI SAGLIYAN BU INTERNET ORTAMINI ÇOK SEVMİYE BAŞLADIM,TÜM ARICI DOSTLARIN SEZONU BEREKETLİ GEÇSİN.....

2 Nisan 2009 Perşembe

FİDANLAR YERİNE ULAŞTI


1 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA günü Selahattin beyin gönderdigi fidanlar geldi,bulundugum kasabada hava sıcaklıgı fazla oldugu için,uyanmasınlar diye köye dikecegim için arabaya koyup dogru köye.Köye yaklaşınca yukarıda görülen durumla karşılaştım,daha kar erimemişti.








Köyümün girişten görünüşü.







Fidanları köy evinin bahçesine gömdüm, kar erıdıkten sonra vede biraz toprak tava geldıkten sonra dıkmıye gelecegım.

21 Mart 2009 Cumartesi

BAL MUMU HAZIRLAMA


Bal dinlendirme kazanımın içine balmumlarındaki kalıntıları süzmesı için bir bez çuval , önceden kullanılmış peteklerden çıkan bal mumlarını çuvalın içine koyuyorum.Benmari usulü ıkı gun 8o C de ısıtıyorum.daha yukek ısı elde etme şansım yok.
Eriyen bal mumları bal kıvamında akıyor musluktan.Daha önceden kullandıgım bir plastık legen içine akıtıyorum,daha sonra donmasını benkliyorum.











Yaklaşık altı saatde donuyor,legenın içindeki balmumları







Donan legeni ters çevirip içindeki bal mumu blogunu düşürüyorum.Mumdan agır olan bal alt tarafta,dipte birikiyor.









Dipte biriken bu yanmış balları bir fırca ıle yıkıyorum







İşin sonunda 4o klğ yakın temizlenmiş balmumu elde ettım.Bu bal mumlarını aydın - söke de bulunan ibrahim kardeşimize kargo ile gönderip kendi peteklerimi döktürecegım.

Çogu dost arılarına bakarken,bu soguklarda ıkı yıldır birikmiş olan bal mumlarımı temizleyip hazırlama fırsatı buldum.hava durumu hala soguk ve yagmurlu gunler gösteriyor.


Bu yıl bahar her tarafa aynı anda gelecek sanırım,allah hepımıze bereketli bir yıl nasıp eylesın.